Örgütlü Sivil Toplumun Dayanılmaz Ağırlığı!
Bu ülkede insanlar, her türlü kanunsuzluğa, haksızlığa, yolsuzluğa, yönetenlerin vurdumduymaz ve dediğim dedik anlayışına alıştı ve düzen bu şekilde olduğu için de yeni yetişen gençlikte buna alışıyor. Her ne hikmetse örgütlü olmaya ve örgütlülüğün gücünü görmeye alışamadı- alışamıyor. Buna rağmen tek başına bir şey yapamayacağını görerek bundan on-onbeş yıl önce memurlar sendika kuracak deselerdi kim inanırdı. İnsanlar yeniden örgütlenmeyi başardılar ve artık örgütlülüğün gereğini kavramışa benziyorlar. Bu, bütün toplum kesimleri için belli oranda kavrandı gibi. Örgütlülüğün içinde olsun ya da olmasın bütün arkadaşlar örgütlü olmanın gereğine inanıyordur. İnanmakla kalmayıp, birçok konuda bir şeyler yapmak istediği halde, tek başına çaresiz kaldığında bunu yıkıcı bir sorun olarak yüreğinde hissediyordur. Öyleyse belli insanların çeşitli zorluklarla ayakta tutmaya çalıştığı derneğe neden sahip çıkmıyor, çıkılmıyor? Neden maddi ve manevi olarak desteklemiyor? Neden aktif olarak çalışmalarına katılmıyor türü sorular, cevapsız birer soru işareti olarak boşlukta asılı kalıyor. Hiç kimse kimseden tüm gününü, mesaisini derneğe harcamasını istemiyor – isteyemez de. İşte bu noktada insanı kısaca bir tanımlamak gerekiyor.
“İnsan Sosyaldir.” İnsanın sosyalliği toplu olarak bir arada yaşamasındadır. İnsan kendini ne derece sosyal kılarsa, ne derece günlük olağan yapılması gereken işlerin dışında aktivitelere katılırsa o derece işlevselleşir. Ve gelişir. O derece özgürleşir, yaşamını yaşanılası kılar ve sosyalleşir. Kimse bana karşılaştığı hiçbir Kurs, Dershane, işletmesi veya yönetici arkadaşının, merhaba nasılsın sözünden sonra işten, angaryadan ve bunaldığından söz etmemiş olduğunu söyleyemez. Öyleyse yapılması gereken; o günlük yaşamın hengamesinden bir nebze olsun sıyrılabilmek için kendimize farklı alanlar açmaktır. Bu alan sadece dernek olsun demiyoruz. Ama dernek bunlardan biri olabilir.
Günümüz insanı örgütlü olduğu oranda sosyaldir. Örgütlü olduğu oranda toplumun işlevli parçasıdır. Örgütlü olduğu oranda kendini ifade eder ve isteklerini dile getirip onları elde etmek için mücadele eder. Çünkü değişen dünyada örgütlü olduğunuz sürece var olmak, ayakta kalmak ve kendinizi ifade etmekle karşı karşıyasınız. Kaldı ki; bazen örgütlü olmanıza rağmen sesinizi duyuramıyor ve isteklerinizin karşılanmasında söz sahibi olamıyorsunuz. Kendi alanımızdan örneklersek; angaryalardan yakınırız ancak örgütlü olmadığımız için bu angaryaları getiren yasaların çıkarılmasında bir sözcüğün dahi istediğimiz doğrultusunda değiştirilmesini veya çıkmasını sağlayamayız. Sonra da dönüp birbirimize yakınırız. Aklımızı ve beynimizi özgürleştirerek, bize ters olanı, yanlış olanı, insanın iyiliği ve mutluluğu için olmayanı eleştirebilmeli ve karşı çıkabilmeliyiz.
Unutmayalım ki; bilim kuşkuyla vardır ve kuşkuyla gelişir. Bütün bunları en iyi, en etkili yapabilmenin yolu örgütlü olmaktan geçer. Bitirirken, buradan dernek üyesi olsun veya olmasın bütün arkadaşlara çağrıda bulunuyorum. Örgütlü olmanın bilincinde insanlar olarak derneğimize üye olmaya, üye bulmaya ve dernek yönetimine seçilen arkadaşlara yardımcı olmaya çağırıyoruz.